7 Nisan 2012 Cumartesi

yedi nefs hikayesi

Gönderen Pisun zaman: 03:41 0 yorum

hayatımızdaki negatif düşüncelerin eyleme dönüşünü düşündüm bugün..hani klasik yedi nefs varya onlar hakkında biraz didiştim kendimle..bu yedi nefs nedir tam olarak bilmesem de insan hayatında gerçekten yok edilmeyi bekleyen olumsuz edimlerin olduğunu biliyorum..din felsefesine hiç girmicem de ben sadece kendimiz açısından bakıcam olaya..
yemek yemeyi, seksi, kibri, kin - nefret ve öfkeyi, tembelliği, hırsı ve kıskançlığı seviyor insanoğlu..sonuçta hayatımız zehir olduysa bir parça içimizdeki bu zehirlere bakmaya daha doğrusu onları görmeye çalışmaya ihtiyacımız var demektir..egomuz garip bir oyunda çünkü, bizi yanılsamalarla kendimizden uzaklaştırıp gerçeği görmememiz için çeşitli yollar denemekte..bizler özümüzden uzaklaşıp gerçekleri kendimizden her sakladığımızda egomuz daha da -sözde kendine güvenle her defasında yeniden yeniyor asıl bizleri..
bu yedi olayı çok felsefik birşey..hemen her şeyde çıkıveriyor karşımıza..özellikle din felsefesinde çok belirgin..bilinmez birşeyler sanki bize özümüzü bulmamız için sürekli yedi, yedi diye fısıldıyor..bu önemli..demek ki insanoğlu yediyi yani kendini bir şekilde keşfetmeli..
yemek yemek; fazlası obeziteye gider..ama yemek yemek yada yemeği istemek kafamızı en çok meşgul eden şeydir diyebilirim ben..bir anda burnuna geliveren o koku, o sırada ne yapıyor olursak olalım çeker alır bizi ordan..yeniliriz ona..bir günde neleri çeker canımız düşünsenize..kafamızın bir kısmı kesin yemekle meşguldür..
seks de yemek gibi insanların kafasının bir köşesinde sürekli bekler..sürekli meşgul eder..sürekli acıkır oda..hele erkeklerin işi çok daha zordur bu konuda..yirmidört saat boyunca evet uykuda bile kafalarını seks meşgul eder..
bazen yemek yemeyi unuturuz ama nedeni başka bir şeye duyduğumuz hırstır..hırsın bir sınırı yok herhangi bir konuda kolayca sarar bedenimizi..başka bir şeyi düşünemeyiz eğer hırslıysak..en önemli şey başarmak, başarmak, başarmaktır..hedef ne olursa olsun başarılmalıdır..en iyi not alınmalı, en mutluymuş gibi yapılmalı, dünyayı yönetmeli, en iyi yemeği yapmalı, en iyi anne olunmalı..v.s..
tembellik hırstan da kötü bence..en azından bir şey düşünmek hiç bir şey düşünmemekten iyidir..birşeyleri düşünebiliyorsak eğer bu yedilerden birini farkedip yok edebiliriz de belki de..hiçbir şey düşünmeden yaşamak çok tehlikeli..
kibir; ben onu hep ego olarak tanımlarım kendi hayatımda..egonun kelime anlamı olduğu için değil de
kibir bizi belki de kendimizden uzaklaştıran en büyük şey olduğu için..o bizi ele geçirdiğinde artık biz orada değilizdir..biz başka birşeye dönüşmüşüzdür..bir yaratığa..
büyük öfke kine dönüşür kin nefrete..bu kısır döngü döner durur beynimizde..öfke çocuklukta yapışır yakamıza..genelde babamıza duyarız o büyük öfkeyi..en büyük otorite en büyük öfke kaynağı olur içimizde..bu öğrenilen davranış yıkar geçer sevgilerimizi..bizi en çok besleyen sevgi ana damarı kesildimiydi elimizde korumasız bir benlik kalır ki bu da içimizdeki öfkenin büyütttüğü ikizleri -kin ve nefreti - mirasyedi gibi harcatır bize..
benim en önemsediğime geldi sıra..kıskançlık..en ama en tehlikelisi ve farkedip yok etmesi en zor olan bu..bir anda kalbimizde beliriveren bir sıcaklık, bu en büyük canavarın o anda bizle olduğunun habercisidir..farkedilmesi kolaydır fakat yok edilmesi en zor olanı..yok edeci bir şeydir, yıkar yok eder ve bitirir bizi..bu yaratık  kalpte hissedildiği için yok etmek en zor belki de..en zor ama imkansız değil..
ailelerimiz bizleri büyütürken genel olarak en iyi anne -baba hırsıyla büyütmelerine rağmen ve sanırım hırsta zaten yok edilmesi gereken bir şey olduğu için bu yedi nefsi bize bizzat öğreterek büyütüyorlar..sonra çık işin içinden..kolaysa tabi..
benim bunla ilgili küçük bir formulüm var belki birgün size de lazım olabilir..önce kendini tanımayı iste, kendini farket, nefslerini keşfet, kendine bunları itiraf et, yok etmek için derin acılara katlan ve herkese itiraf et..arındır kendini..en azından çabala..bu insana iyi geliyor..bana inan!

önlem

Gönderen Pisun zaman: 02:19 0 yorum
korkusuz bir gecenin sabahında;
                                     düşün..
beyninde şekil ver kelimelere, tümcelere
sonra onları;
altın yaldızlı bir deftere not et 
ÇARESİZ akşamlarda oku bu notları
oku, korkmayana dek...

5 Nisan 2012 Perşembe

O' nun hikayesi

Gönderen Pisun zaman: 00:05 0 yorum

empati..üstüne en çok düşünüp gerçekten, yürekten uygulamaya çalıştığım sihirli kelime..kendini birilerinin yerine koyup ne yapardım, ne yapmalıyım düşüncesi..insana sanki dünyanın en zor şeyi gibi gelir bu, oysa biz insanların çoğu, günde bilmem kaç kez başkasıymış gibi davranırız..bu bizim  kendi olma içgüdümüzü bastıran en önemli egodur..hayata başkasıymış gibi kolayca bakıverirken empati yaparken neden zorlanırız ?
kendin olmamak, hayata bakarken gözlük takmak derken hiç hiç zorlanmıyoruz..bu iki konuda da maşallah doğuştan oscar ödülü almış sanatçılar gibi tek ayak üstünde binlerce oyun sergiliyoruz hem kendimize hem cümle aleme..çok ta güzel kıvırıyoruz bu işi kendimize bile oynuyoruz bu oyunu..sıra başkası yerine kendimizi koymaya geliyor orda duruyoruz..onun yerinde biz olsaydık..a yoo asla ben öyle davranmazdım, öyle söylemezdim mi diyoruz? evet aynen öyle yapıyoruz işte..
olay çok karmaşık aslında; bu karmaşayı alt beynimiz kolayca çözüyor çözmesine de, biz nelerin altına gizleyip görmezden gelebiliyoruz.. tam olarak beni üzerinde düşündüren şey işte bu..başkalarını anlamamak için nelerin arkasına gizleniyoruz..sanırım bu garip bir tatmin..karşımızda ki insanı anlamaya çalışmanın en kolay yolu O nun yerine kendimizi koymakken; bizler O nun üstüne basıp tatmin oluyoruz..bu tatminin sonucunda geçici, hayal mutlulukları gerçek sanıyoruz sanırım..peki başkasını anlamamak neden bize sahte bir mutluluk versin ki dimi..böyle sahte bir şey bizi neden beslesin..hani açken, çok açken önümüzde de her yemeğin olduğu bir masada neden biz bir dilim ekmekle doyalım ki..oturalım o masaya canımızın istediği, gerçekten çok sevdiğimiz yemeklerden bol bol yiyip doymak yerine neden bu gerçek aç kalış..ne alakası var..diyorsunuz duydum sanki..
şöyle ki; hiç büyümemiş, yaşam boyu rengarenk değişik kişilikler gözlüğü takmış sürekli doyurulmayı bekleyen egolarımız gün boyu zırlar durur..AÇIM..AÇIM..AÇIM..bizlerse bu yüzden işte her fırsatı değerlendiririz.uyanıp evden çıkar, insanların içine karışırız..tıpkı aç karnını doyurmak için avlanan eski insanlar gibi..egolarımız için avlanırız..çöpleri toplayan insanlara bakarız göz ucuyla..hızlandırırız adımlarımızı çooook pis kokuyor burası..birde üstüne üstlük trafiği tıkamış çöp kamyonu..ego için mükemmel bir av bu durma hemen doyur karnını..kaç ordan pis kokuyor ya çöpü toplayanlar da pis kokmuş terden..şöyle pis bir bakış at, kornadan çekme elini..ne de olsa sen çöp toplasan ter kokmaz trafiği de tıkamazdın..okula vardın kızın biri yağlı saçlarla geziniyor iykk iğrenç..sen olsan asla öyle dışarı çıkmazdın değil mi? evet çıkmazdın o zaman hemen doyur egonu..kızın biri arkadaşının sevgilisini ''elinden aldı''..off çok ağır suç bu durma! doyur karnını egonun..sen olsan asla yapmazdın..oysa lisedeyken sen en yakın arkadaşının sevgilisiyle birlikte oldun diye kaşar koymuşlardı kalem kutuna..olsun ama şimdi olsa yapmazdın..ne de olsa şimdiki arkadaşların bilmiyor bu olayı..eve döndüğünde annen sinirlendiriyor seni çünkü geç kaldın..sen anne olsaydın asla böyle olmazdın dimi..haklısın olmazdın..utanma sakın doyur bir an önce egonu..
ne çok sahte mutluluk var hayatta bazen şaşıyorum..sonrada anlıyorum zaten bu genel mutsuzluğu..bu sahtekarlık bu ödüllere layık bitmez tükenmez show, egomuzu doyururken bizleri yok etti..
em - pa - ti..başkasının yerine kendini koy..bunu yap..O nu anla düşmanın olsa bile..önce kendini keşfet ki O nu ele geçiresin..düşünsene avucunun içi gibi bildiğin birinden göreceğin zarar ne olabilir ki..zarar veremez sana..kesinlikle bu böyle..
birilerini anlamaya çalışmak; sahte geçici mutluluk yerine, sağlam ömür boyu bizi mutlu edecek bir kaynak sağlar bize..gerçekten doyurur..hem gözümüz hem karnımız hem de iç dünyamız doyar..gerçekten mutlu olmayı başarmışsak eğer bilmeliyiz ki artık başkalarını anlıyoruz..gerçekten anlıyoruz..yargılamadan önce O oluyoruz..O olunca artık yargılamak çok ama çok zorlaşır..yargı yoksa hayatımızdan koca bir pisliği attık..ohh! bugün nedensiz bir mutluluk var üstüme neden ki acaba?
 

Ben v.s