13 Ekim 2012 Cumartesi

Kızıma masallar:

Gönderen Pisun zaman: 17:42 1 yorum
ELSİZ PRENSES
Yıllar yıllar önce, zamanın birinde, dağların tepesinde, derelerin buz gibi suyunu akıttığı, denizlerin köpük köpük kıyılarına vurduğu, rüzgarın ılık ılık esip üşütmediği, yemyeşil çimlerin içinde rengarenk çiçeklerin açtığı, güneşin koyu sarı parladığı bir ülke varmış. Yemyeşil kırlarında kelebekler uçuşur, yağmurların ıslattığı toprak mis gibi kokarmış. Güneş bu ülkede hiç kaybolmaz, sıcacık ısıtır ama hiç bunaltmazmış. Burası gökkuşakları altındaki büyük bir ülkeymiş, adı; altın ülkesi..
Bu ülkede yaşayan insanlar mutlu, yürekleri sevgi dolu ve karınları tokmuş. Sıcacık güneşin parlak ışıklarının bu ülke insanına hediyesi; altın'dan bir kalpmiş. Altın kalpleri güneş gibi parlar onları kötülükten uzak tutarmış. Günboyu yemyeşil kırlarda mutlulukla dans ederler, çocuklar kahkahalarıyla sokakları çınlatırmış. Güneşin altın ülkesinde kavga nedir hiçkimse bilmezmiş. Toprakları bereketli, sevgileri bol, kralları da kendileri gibi altın kalpliymiş.
Yemyeşil kırların tepesinden derelerin aktığı,bahçesinde bin bir çeşit meyve ağaçlarının bulunduğu,rengarenk çiçeklerle süslü kocaman sarayında yaşayan altın kalpli kralı herkes sever,bu bolluk ve bereketin ülkenin zenginliğinden çok kralın güneş gibi sıcacık sevgi dolu altın kalbinden geldiğini bilir ve onu altın kral olarak çağırırlarmış.altın kral bu dünyanın en zengin adamıymış.sarayı büyüklüğüyle herkesi hayrete düşürür,toprakları bereketiyle başka ülkeleri kıskandırırmış.burada yaşayan halk bilirmiş ki; bu dünyanın en zengin ve en iyi kalpli kralı onlarınkiymiş. kral en sinirli halindeyken bile,bir kuşun ötüşü onu sakinlettirirmiş.bu ülkedeki tüm insanlar krallarını çok sever ve onun başına kötü birşey gelmesini hiç istemezmiş.altın kral çok güçlü,çok zengin ve çok sevgi doluymuş.onun değeri altından yapılmış kalbi değil o kalbi ısıtan sıcacık sevgisindeymiş.ona ateşten başka hiçbirşey zarar veremezmiş çünkü altın kralın altın kalbi ancak ancak ateşte erir ,vücudu ancak ateşle yok olurmuş.kral kocaman sarayında gün boyu oturur altın kalpli halkını mutlu etmek için çabalarmış.
altın kalpli kralın dünyalar güzeli,saçları altın sarısı,büyülü sesli ,kalbi en değerli altından ışıl ışıl parlayan bir de kraliçesi varmış.kraliçe karnında bebeği,altın işlemeli en değerli kumaşlardan elbisesiyle sarayda gezinir, günboyu o güzel sesiyle şarkılar söylermiş.kral kraliçesinin dünyalar güzeli yüzünde aşkı,büyülü sesinde huzuru bulurmuş.günler geceler böyle mutlu geçerken kraliçenin doğum sancıları başlamış.bir kaç saat sonra altın saçlı,elma yanaklı,tombul bacaklı,kalbinin parlaklığı göz kamaştıran bir prenses dünyaya getirmiş.prensesin doğumuyla kral kırk gün kırk gece eğlenceler düzenlemiş.bu ülkenin insanları dans edip,şarkılar söyleyerek prensesin doğumunu kutlamışlar.kraliçe günboyu o güzel büyülü sesiyle kızına ninniler söyler bu büyülü ses kralı ve tüm halkı mutluluklara boğarmış.
insanları altın kalpli altın ülkesinin topraklarının altında , yerin yedi kat dibinde güneşin hiç doğmadığı bir ülke daha varmış.gündüzleri geceler kadar karanlık,lralı demir kadar güçlüymüş.bu ülke insanları gece gündüz kayaları oyar madencilik yaparlarmış.hepsinin kalbi demir kadar soğuk,demir kadar sert, karınlarıysa hep açmış.bu demir ülkesi demir kayalarla çevrili,çok ama çok büyük bir ülkeymiş.ülkenin karanlık sokaklarında çiyanlar dolaşır yılanlar tıslarmış.bu ülke insanları bilirmiş ki;bu dünyanın en zengin ama en sert,en soğuk, en sevgisiz kalpli kralı onlarınkiymiş.demir kralın tek bir sözüyle herkes korkuyla yerinden fırlar çalıştıkça çalışırmış.demir ülkesinin zenginliği, demirden yapılmış çeşit,çeşit davaş aletlerinden gelirmiş.demir kralın emriyle büyük ülkelere savaş açılır insanları esir alınıp madenlerde çalıştırılırmış.
demir kralın en sağdık hizmetçisi;ağzından alevler saçan boyu neredeyse üç insan boyunda büyük beyaz bir yılanmış.kralın her istediğini anında yapan bazende kendi isteklerini krala uygulatacak kadar sinsi bir yılan.
demir kral kocaman tahtında oturup göklerde uçan,denizlerde yüzen, yerin altından giden yeni bir savaş aleti yapmayı planlarken,büyük beyaz yılan sürüne sürüne yanına gelmiş ve demiş ki;
-efendimissss bir kadın sssss şarkı söylüyorrrrr , işitiyormusunussssss?
kral dikkatle dinlemiş;yeni doğmuş dünyalar güzeli bebeğine ninniler söyleyen kraliçenin büyülü sesini işitince;gözleri parlamış, soğuk kalbi hırsla kabarmış.
-bu ses!
diye fısıldamış. beyaz yılan ;
-evet efendimissssss bu kadın madende ssssss şarkı söylerse eğer sssss çalışanlar hiç yorulmassssss.onlar çalıştıkça sssss daha çok demirimiz olur ssss daha çok demir daha çok savaş aleti ssss demektirrrrrr.
kral;
-hemen bana bu kadını getir.getir ki;bu dünyanın tüm ülkelerine ben sahip olayım
demiş.
beyaz yılan;
-emredersinisssss efendimissssss.
deyip sürünerek karanlıkta kaybolmuş.
altın krallığın altın kalpli kraliçesi yeni doğmuş dünyalar güzeli bebeğine ninniler söylerken büyük beyaz bir yılan görmüş.yılanın gözleri güneş kadar sarı ama kalbi demir kadar sert ve soğukmuş.korkuyla çığlıklar atarak altın kalpli kralını çağırmış.kral koşarak kraliçesinin ve prensesinin yanına gelmiş.prensesini kucağına almış kraliçesinin önüne geçmiş.büyük beyaz yılan sinsi sinsi sırıtıp ağzından yakıp yok eden alevlerini çıkarmış.işte o anda dünyanın en güçlü ülkesinin en güçlü kralının altın kalbi ateşten erimiş vücudu yok oluvermiş.kucağındaki prensesin de ateşten elleri yanıp yok olmuş.sinsi yılan kraliçenin bedenine sarılıp onu yerin karanlıklarına demir kalpli kralın ülkesine kaçırmış.
altın krallığında ilk kez bir bebek ağlaması duyulmuş.nöbetçiler koşarak geldiğinde gördükleri şey karşısında donup kalmışlar.yerde ; altın ülkesinin kralından arta kalan erimiş bir avuç altın ve hemen yanında elleri yanıp yok olmuş olan dünyalar güzeli prensesleri.
aradan yyıllar,yıllar geçmiş.altın ülkesinin kraliçesinin kaçırılıp kralının bir avuç altına dönüştüğü,prenseslerinin ellerinden olduğu günden beri kocaman altın ülkesi demir kralının egemenliğine geçmiş.artık bu ülkede altın değersizmiş.demir en değerliymiş.tüm ülke halkı -elsiz prenses dahil yerin yedi kat dibinde, karanlık madenlerde büyülü sesiyle şarkı söyleyen kraliçe sayesinde durmadan ,yemeden, içmeden çalışıyorlarmış.
elsiz prenses büyülü ses ile kalbinin derinliklerinden sarsılıyor fakat kimin şarkı söylediğini bilmiyormuş.tüm gün sırtında demir dolu sepeti taşır dururmuş.günlerden bir gün ayakları onu şarkı söyleyen kadının yanına götürmüş.zayıflıktan perişan,sürekli şarkı söylemekten bitkin düşen kraliçeyi hayran hayran dinlerken kraliçe prensesi farketmiş.o anda şarkı söylemeyi kesen kraliçe prensesini hala güneş gibi parlayan kalbinden ve yılanın yok ettiği ellerinden tanımış.prensese sımsıkı sarılıp olan biten herşeyi ona bir çırpıda anlatmış.
kraliçenin şarkısını kestiğini duyan büyük beyaz yılan hızla kreliçeyle prensesin bulundukları odaya gelmiş.o anda kraliçe hiç kimsenin dayanamayacağı tizlikte bir çığlık atmış.yılan bu dayanılmaz çığlıkla bir anda patlayıp beyaz etleri dört bir yana dağılmış.
kraliçe elsiz prensese;
-beyaz yılanın beyaz etinden yersen eğer ellerine yeniden kavuşursun
demiş.
prenses de dört bir yana dağılan beyaz yılanın beyaz etinden bir parça yemiş ve o anda elleri yeniden geri gelmiş.mutluluktan havalara uçan kraliçe ve prenses sarılıp koklaşmış hadret gidermişler.
kraliçenin şarkısını kesmesiyle bir anda kendilerine gelen madende çalışan halk ellerindeki demirden savaş aletleriyle demir kralın sarayına yürümüş ve kralın sarayını başına yıkmışlar.zengin mi zengin, güçlü mü güçlü demir kral ,demir ülkesinin insanları tarafından paramparça edilip her parçası ayrı bir denize atılmış. demir kralın her parçası denizlerin dibinde paslanmış ve sonunda da yok olmuş.
altın kalpli, büyülü sesli kraliçe ve artık elleri olan prenses yeraltı krallığının sonunu getirip kendi altın ülkelerine geri dönmüşler. o günden beri yeraltında,madenlerde köle gibi hiç kimse çalışmamış.
kraliçenin emriyle ne altının ne de demirin bir değeri  kalmış.artık en değerli şey sevgiymiş....
 

Ben v.s