9 Mayıs 2012 Çarşamba

bir bebeğin hikayesi

Gönderen Pisun zaman: 04:37 0 yorum
küçük bir kız çocuğunun hikayesi bu..minicik elleri, kırılgan vücudu, saçsız kafası, ilk ağlamasında ki kararlılık..bir inceleyen ,gözleyen olsaydı  belki de sarıp sarmalamaktan öte ölüme terkederdi O'nu..kim bilir..
sabahın erkeninde yollar buzlu, hava karlıydı Ankara'da..sancılar sıklaştığında annesi avaz avaz bağırırken sonsuzluğa o; sıcacık su dolu yaşamdan düşüverdi arabanın arka koltuğundan dünyaya..annesi kendi derdinde, babası direksiyon başında ama ikisi de şaşkındı..ilk bebek ,ilk deneyim tuhaftı biraz ama hemen sarıp sarmaladılar bebeği eski bir yün hırkayla..hırka eski,hırka yer yer güve yenikli,hırka bebeğe sarılmaktan mutsuzdu.. sadece o farketmişti bebeğin geldiği dünyanın pisliğini..ama hırka bu, anlatamaz ki bildiklerini..
bir kış günü Ankara'da ,buzla kaplı yol üstündeki bir arabanın arka koltuğunda ,bir bebek dünyaya geldi..cılızdı ,narindi ama kararlıydı büyümek için..gün bu nedir ki..kısacık saatler aylar kovaladı birbirini....işsizdi babası.. soğuktu Ankara..her şeye rağmen altı ay geçmişti bile karın tokluğu ile ..çocuğu veren Allah verirdi rıskını da..böyle inanırdı annesi..ilkokul dörtten sonra memeleri çıktı diye babası yollamamıştı okula..okumayı bilirdi ama hiç okumadan Kuran'ı inandı Allah'a..kulaktan dolma kıldığı namazı kabul etsindi Allah..amin..
babası işsiz,babası kısık gözlerle bakardı hayata..çevresinde ki herkes  uzaktı O'na..O herkese en uzaktı..kadınsız gençlik yıllarında kısılıp kalmıştı bu mahalleye..işte o zamandan kalmaydı kısık gözleri..O okumuştu ortaokulu..zordu adam olmak ,zordu ayakta durmak..okumak zordu..o da okumadı Kuran'ı ama inandı Allah'a kısık gözlerindeki derin boşlukla..kıldı namazını,cuma vaazlarını hiç kaçırmadı on üç yaşından beri..
soğuktu Ankara..yollar buzluydu..bir yaşındaki bebek ilk baba dedi..ağladı arkasından..hep ağladı ..en çok ağladı bu hayatta..babası aldığında kucağına gene ağladı hep ağladı..sevdirmedi kendini bu insanlara..bir yaşında kız çocuğu..bir yaşında bebek..yatırdılar odanın bir köşesine kömür sobasına yakın..babası işsiz,annesi düşünmezdi hiçbir şeyi..soğuk evlerinde annesi kıvrıldı sedire..hep ağlardı bebek..kömür sobasına yakın yatarken susmuştu bir süre..uyudu annesi..içti babası..içtikçe içti babası..
gitti aldı bebeği..ağlamadı bebek..ilk kez baba kucağında sustu..bezini açtığında babası baktı kocaman gözlerle..kısık gözlü babasına inat..babası çözerken kemerini sobanın çıtırtısını dinleyip baba dedi ilk kez..ağladı arkasından hep ağladı..babası acıttı canını ..ağladı bebek..hep ağladı..babası hep acıttı canını..çok acıttı canını..annesi hep uyudu..babası bitirince iğrenç işini uzandı sedire..uyudu hep uyudu..
ağladı kanlar içinde ki bebek ..ağladı ölünceye dek..uyudu annesi hep uyudu..
Allah verdi Allah aldı bebeği..yeniden gebe annesi dua etti namazlarında oğlu olsun diye..oğlu olsundu kızlar günahkardı..dua etti babası cuma namazlarında oğlan diledi Allah'tan kızlar günahkardı..

8 Mayıs 2012 Salı

ahmet altan hikayesi

Gönderen Pisun zaman: 01:16 0 yorum
ahmet altan ın taraf gazetesinde yazdığı bir yazıdan beri -ki bir haftayı geçti kafamda hep aynı cümle dolanıp duruyor..hem keyfim kaçıyor hemde midemde hafif yollu kramplar filan oluştu..abartmıyorum gerçekten derinden üzüp endişelendirdi yeniden.. sağolasın ahmet altan..ne desem bilemiyorum..en iyisi popüler bir laf edeyim hani tamda referandum öncesi pek bir modaydı bir zamanların sözde solcuları şimdilerin iktidar bağlısı şahsiyetleri; görünürlerde olmayan anayasa için -taslak için YETMEZ AMA EVET deyip duruyorlardı ya tv lerde..bende işte şimdilerde aralıklarla içimden bu kısa cümleyi söyleyip duruyorum..
YETMEZ AMA EVET..
neden yetmez? yetmez çünkü henüz Atatürk'ü bitiremediler.. şimdilerde tayyip erdoğanı sıkça kemalistlere benzeterek sözüm ona tayyip erdoğana yükleniyor gibi yapıp hopp kemalizme yani Atatürkçülük felsefesine kol kol geçiriyorlar..ben ahmet altanın yazısından yola çıkarak bunları yazıyorum ama pekte öyle köşe yazısı takip eden biri de değilim hani..o nedenle sadece ahmet altanı örnek veriyorum hani tavrım ona değil daha doğrusu sadece ona değil..hani kimbilir daha niceleri bu ''derin'' stratejiyle tayyip erdoğana laf çakıyormuş gibi yapıp Atatürk'e giydiriyor... emin değilim ama kesin bu taktiği kullanıyorlar..çünkü ancak onlar böylesine sinsi ve pazarlıklı düşünebilir...
yetmez ama evet..neye evet..demokrasiye evet..bu düşünce iyi geliyor bana.. güldürüyor.. demokrasiden kasıt; yaşam şeklini din ile şekillendiren ama dinden bihaber din şekilci kitlenin istediklerini elde etmesi ise buna demokrasi denmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz..devleti bir holding gibi yöneten zihniyetin ''parasını ben veriyorsam onlar beni eleştiren oyunlar oynayamaz''deyip sanatçıları yok ettiği gün demokrasi hangi cübbelinin eteğinin altına saklanmıştı merak içindeyim..ama çok ta güldüm o gün, çünkü bir çok sanatçı da o referandum öncesinde yetmez ama evetttt diye tv tv geziyorlardı..yetmez ama evet bence de..hem sanatçı ne işe yarar bir ülkede demi? onlar farklı insanlar bol bol çiftleşiyorlar hemde..demokraside bunlar yoktur.. tek tip insan tek tip toplum..demokrasiyi basamak yapıp yoluna devam edenler her çiğnedikleri basamakta demokrasi suçu işleyip cübbe altından sopa gösteriyorlar aslında sadece basamak olarak kullandıkları yandaşlarına..sanatçılar yetmez ama evet..
neyse ben gene beni derinden düşündüren konunun özüne dönmek istiyorum..
kemalist düşünce nedir?
bu düşünceyi kenan evren felsefesiyle özdeşleştirenler yada ne bileyim abdullah çatlı mıydı hani o devletin maşası..bu tip insanları kemalistliğe layık görenlerin gerçekten de samimi olduklarına inanamıyorum..neden mi?Atatürk'ün düşünce yapısı; dünyanın saygısını kazanan uyguladığı kurtuluş savaşı taktiklerinde..uyguladığı devrimlerde..kendi yaşam tarzında..yani hepinize koca bir pes diyorum ya..
O'nun fikirlerini benimsemeseniz de O' na saygı duymayanın vicdanı nasıl rahat eder gecelerde..ülkemize çok kötülük yapıldı bugüne kadar..gerçekten..hala ülkemin dört bir yanından yitirdiğimiz bir dönemin gencecik nesli için yas tutan ben, bu gençler için Atatürk'ü nasıl suçlayabilirim ki? para için , mevki için bilmiyorum her ne içinse bu, sizler gerçekten büyük üçkağıtçılarsınız..ben demokrasiye inanırım ama demokrasinin kelime anlamını bilen biri bile ; ''demokrasi çok seslilik ''tir deyiverir..çok seslilik nası yani aaaa?çok sesli müziği bile kulaklarımız cızırtı gibi duyarken o zaman demokrasi kötü bir şey değil mi?
artık bence herkes gerçekleri söylesin bu ülkede ne pahasına olursa olsun..hani demem o ki bu yazıdan dolayı başım belaya girer mi kaygısı da var bende..demokrasi var ise girmez girmemeli..nasıl ki tv lerde başı kapalı kızlar bağırıyor ''ben Atatürk' ü sevmiyorum'' diye bende rahatça diyebilirim.. ''ben şeriatı ve dinciliği sevmiyorum'' bunu bana ve ülkeme empoze etmeye çalışan herkesten de nefret ediyorum..rahatladım..
politika futbol maçı değildir..cumhuriyet yönetimlerinde insan beyni en önemli unsurdur..sizler o beyne girip 80 lerden beri süregelen kavram kargaşalarınızla o beyinleri ele geçirdiğiniz zaman o ülkede ne cumhuriyet kalır ne de demokrasi..beynin yoksa seçimin sadece monarşi olur..senin futbol takımın seçimi kazandığında sevinir artık kupayı kaldırmış kadar bir tatmin sağlarsın..bu tatminden senin kazancın ne olur peki?sevdiğini belli etmek için kralın soytarısı olur takla atarsın hatta göbek bile atarsın..ne şerefin kalır nede kendine saygın..düşün bunu bir zahmet..
tüm bu iktidar eleştirisini onların maaşını benim de ödediğim gerçeğiyle yazıyorum.. cumhurbaşkanı başbakan dahil tüm milletvekili arkadaşların maaşlarını bir nevi ben ödüyorum..maaşlarını ödüyorsam istediğimi de derim..
YETMEZ AMA EVET..
not: ahmet altanın yazısını merak edenler tıklasın: http://haber.gazetevatan.com/erdogana-gorulmemis-sertlikte-bir-elestiri/447392/1/Gundem
 

Ben v.s