8 Mayıs 2012 Salı

ahmet altan hikayesi

Gönderen Pisun zaman: 01:16 0 yorum
ahmet altan ın taraf gazetesinde yazdığı bir yazıdan beri -ki bir haftayı geçti kafamda hep aynı cümle dolanıp duruyor..hem keyfim kaçıyor hemde midemde hafif yollu kramplar filan oluştu..abartmıyorum gerçekten derinden üzüp endişelendirdi yeniden.. sağolasın ahmet altan..ne desem bilemiyorum..en iyisi popüler bir laf edeyim hani tamda referandum öncesi pek bir modaydı bir zamanların sözde solcuları şimdilerin iktidar bağlısı şahsiyetleri; görünürlerde olmayan anayasa için -taslak için YETMEZ AMA EVET deyip duruyorlardı ya tv lerde..bende işte şimdilerde aralıklarla içimden bu kısa cümleyi söyleyip duruyorum..
YETMEZ AMA EVET..
neden yetmez? yetmez çünkü henüz Atatürk'ü bitiremediler.. şimdilerde tayyip erdoğanı sıkça kemalistlere benzeterek sözüm ona tayyip erdoğana yükleniyor gibi yapıp hopp kemalizme yani Atatürkçülük felsefesine kol kol geçiriyorlar..ben ahmet altanın yazısından yola çıkarak bunları yazıyorum ama pekte öyle köşe yazısı takip eden biri de değilim hani..o nedenle sadece ahmet altanı örnek veriyorum hani tavrım ona değil daha doğrusu sadece ona değil..hani kimbilir daha niceleri bu ''derin'' stratejiyle tayyip erdoğana laf çakıyormuş gibi yapıp Atatürk'e giydiriyor... emin değilim ama kesin bu taktiği kullanıyorlar..çünkü ancak onlar böylesine sinsi ve pazarlıklı düşünebilir...
yetmez ama evet..neye evet..demokrasiye evet..bu düşünce iyi geliyor bana.. güldürüyor.. demokrasiden kasıt; yaşam şeklini din ile şekillendiren ama dinden bihaber din şekilci kitlenin istediklerini elde etmesi ise buna demokrasi denmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz..devleti bir holding gibi yöneten zihniyetin ''parasını ben veriyorsam onlar beni eleştiren oyunlar oynayamaz''deyip sanatçıları yok ettiği gün demokrasi hangi cübbelinin eteğinin altına saklanmıştı merak içindeyim..ama çok ta güldüm o gün, çünkü bir çok sanatçı da o referandum öncesinde yetmez ama evetttt diye tv tv geziyorlardı..yetmez ama evet bence de..hem sanatçı ne işe yarar bir ülkede demi? onlar farklı insanlar bol bol çiftleşiyorlar hemde..demokraside bunlar yoktur.. tek tip insan tek tip toplum..demokrasiyi basamak yapıp yoluna devam edenler her çiğnedikleri basamakta demokrasi suçu işleyip cübbe altından sopa gösteriyorlar aslında sadece basamak olarak kullandıkları yandaşlarına..sanatçılar yetmez ama evet..
neyse ben gene beni derinden düşündüren konunun özüne dönmek istiyorum..
kemalist düşünce nedir?
bu düşünceyi kenan evren felsefesiyle özdeşleştirenler yada ne bileyim abdullah çatlı mıydı hani o devletin maşası..bu tip insanları kemalistliğe layık görenlerin gerçekten de samimi olduklarına inanamıyorum..neden mi?Atatürk'ün düşünce yapısı; dünyanın saygısını kazanan uyguladığı kurtuluş savaşı taktiklerinde..uyguladığı devrimlerde..kendi yaşam tarzında..yani hepinize koca bir pes diyorum ya..
O'nun fikirlerini benimsemeseniz de O' na saygı duymayanın vicdanı nasıl rahat eder gecelerde..ülkemize çok kötülük yapıldı bugüne kadar..gerçekten..hala ülkemin dört bir yanından yitirdiğimiz bir dönemin gencecik nesli için yas tutan ben, bu gençler için Atatürk'ü nasıl suçlayabilirim ki? para için , mevki için bilmiyorum her ne içinse bu, sizler gerçekten büyük üçkağıtçılarsınız..ben demokrasiye inanırım ama demokrasinin kelime anlamını bilen biri bile ; ''demokrasi çok seslilik ''tir deyiverir..çok seslilik nası yani aaaa?çok sesli müziği bile kulaklarımız cızırtı gibi duyarken o zaman demokrasi kötü bir şey değil mi?
artık bence herkes gerçekleri söylesin bu ülkede ne pahasına olursa olsun..hani demem o ki bu yazıdan dolayı başım belaya girer mi kaygısı da var bende..demokrasi var ise girmez girmemeli..nasıl ki tv lerde başı kapalı kızlar bağırıyor ''ben Atatürk' ü sevmiyorum'' diye bende rahatça diyebilirim.. ''ben şeriatı ve dinciliği sevmiyorum'' bunu bana ve ülkeme empoze etmeye çalışan herkesten de nefret ediyorum..rahatladım..
politika futbol maçı değildir..cumhuriyet yönetimlerinde insan beyni en önemli unsurdur..sizler o beyne girip 80 lerden beri süregelen kavram kargaşalarınızla o beyinleri ele geçirdiğiniz zaman o ülkede ne cumhuriyet kalır ne de demokrasi..beynin yoksa seçimin sadece monarşi olur..senin futbol takımın seçimi kazandığında sevinir artık kupayı kaldırmış kadar bir tatmin sağlarsın..bu tatminden senin kazancın ne olur peki?sevdiğini belli etmek için kralın soytarısı olur takla atarsın hatta göbek bile atarsın..ne şerefin kalır nede kendine saygın..düşün bunu bir zahmet..
tüm bu iktidar eleştirisini onların maaşını benim de ödediğim gerçeğiyle yazıyorum.. cumhurbaşkanı başbakan dahil tüm milletvekili arkadaşların maaşlarını bir nevi ben ödüyorum..maaşlarını ödüyorsam istediğimi de derim..
YETMEZ AMA EVET..
not: ahmet altanın yazısını merak edenler tıklasın: http://haber.gazetevatan.com/erdogana-gorulmemis-sertlikte-bir-elestiri/447392/1/Gundem

23 Nisan 2012 Pazartesi

sohbet

Gönderen Pisun zaman: 02:07 0 yorum
soframızda sıcacık çayı ,bir dilim ekmeği paylaştığımız gündü
sevgiden söz açmıştık;
dağlardaki çiçeklerden bahsedercesine...
binlerce sevgiyi yaşamıştık iki kişi yüreklerimizde..
kim bilir kaç sevgiyi sevdik,
kaç sevgiyi yerdik,
kaç sevgiyi özledik
ve
kaç sevgiyi bitirdik sevgimizle..

22 Nisan 2012 Pazar

çocuk hikayesi

Gönderen Pisun zaman: 02:49 0 yorum
çocuk olmak..küçücük ama var olmak..biz yetişkinler özellikle türkiye'deki yetişkinler; çocuk olmayı  çocuk olarak var olmayı hatta çocukların bir varlık olduğunu önemsemeyiz..bir çoğunuz şuanda benim yanlış düşündüğümü geçiriyor içinden.. kendini dünyanın en iyi anne veya babası sanıp yaşayan insanlar yüzde olarak çoğunlukta..tabii bundan sadece gözlemlerim kadar emin olabiliyorum.. yani yüzde yüz kesinliği yok yazdıklarımın..ama eminim kameralara dayanan bir istatistik yapılsa ben haklı çıkarım..
küçücük olmak ama var olmak..sonsuz bilinmezliğin içinde bembeyaz bir gerçeklik; çocuk olmak.. bu yazı yetişkinleri anlatsa, işte bir kaç paragraf bir kaç virgül, birkaç soru işaretiyle sonlanırken çocuk olmak öyle birkaç paragraf vs ile yazılabilecek bir şey değil.. sonu olan bir şey de değil.. çocuk olmak sonsuz bir şey, her bakımdan sonsuz..hayaller, korkular, düşünceler, imgeler, şekiller,cesaret,enerji,sevgi..gerçekten de yaz yaz bitmez..tabii bence böyle bu.. çünkü çocuk olmak bence bir dönem değil bir ömür..
çocuk olmak..büyük güç..yok edilmesi gereken kadar büyük..o nedenle bizler yok ederiz çocuklarımızı, onları biz yaparız ki o büyük güç egolarımızı tüketmesin..yok etmek,biz yapmak..yanlış oldu sanırım..yok etmişiz gibi yapmak bizlermiş gibi yapmak daha doğru olurdu..çünkü daha önce dedim ya çocuk olmak bir ömür süren hatta ömrün ötesine geçen bir sonsuzluk..o nedenle yok edilemez O, sadece edilmiş gibi yapılır..tek tip insan yığınları kendine benzemeyeni yok etmeye programlanmış virüs programları gibi çalışıp onları bulur seçer ve yok eder..miş gibi yapar..
bazen düşünüyorum da bizler gerçekten evrenin ilk basamağında, ilkel bir gezegende yaşıyoruz ve ilkellik düşük bilinçlerimizi geliştirmemize engel oluyor sürekli..dünya gezegeninde yaşayan insan ırkı hala en ilkel ırk olduğu için  GÜÇ ile ego şişirmeye,''bir şey olmaya'' çabalayıp duruyor..o nedenle de çocukluk; bize yok edilmesi gereken bir dönem olarak; alt beynimizden sürekli pompalanıyor..
şimdi dünyaya şöyle bir uzaydan bakalım..dünyada ki bu kargaşayı bir bütün olarak görelim..beton bloklar,devasa iş, alışveriş merkezleri,bozuk üretilen yiyecekler,savrulup atılıveren her cins çöp,rengi siyaha çalmış ölü denizler,patlayan bombalar,medya patronları,tv ler ,arabalar bir sürü ıvır zıvır ..bakmaya devam edin daha derinlere evlerin içindeki kokuşmuşluk,hır gür,para kazanma -kaybetme sorunları..içim daraldı..kesinlikle yok eden bir ırkız biz..ve bunu sadece güç uğruna yapıyor olmamız ah işte o tam bir bonus..dinde savaş,iş hayatında savaş,evde savaş,okulda savaş..sonsuz gidiyor bu liste..
bir dakika 3 yaşımızdaki gibi düşünmeye çalışsak inanın bugünden kötü olmayacak gelecek..her ne yapıyorsa büyükmüş gibi yapan o -biz insanlar yapıyor..çocuk olmak..büyük ideal..en azından benim için..bu ilkel dünyada hayranı olduğum birkaç isim var gene de ..bu ''gene de''kelimesi her şeye rağmen demek benim için..büyük kitleler için bir şeyler yapmaya çalışan bir kaç kişi..bazıları filazof bazıları yazar,şair,bazıları yakın çevremden yüreği tertemiz insanlar,bir tanesi de lider..O ki benim tüylerimi ürpertip,gerçekten kalbimi yerinden çıkaracak kadar titreten bir lider..bunların hepsini gerçekten hissediyorum yani emin olabilirsiniz öyleymiş gibi yapmıyorum çok ama çok içten bu duygularım..O nu gerçekten kalpten tanıdığımı biliyorum çünkü fikirlerindeki saf gerçeklik,yüreğindeki tertemiz duyguları hissediyorum hala..
O büyük millet meclisinin açıldığı günü çocuklara armağan ederken hiç yanılmamıştı..çünkü çocuk olmak çocuk olarak var olmak sonsuza dek süren bir şey..o tertemiz yüreği keskin zekasının önüne bir tek bu konuda geçti..yanıldı..biz insan ırkı ilkel benliklerimizle çocuklarımızı yok ediyorduk,edecektik..ben bu günü bir gün bütün büyüklerin çocukluk günü olarak kutlamasını diliyorum..en azından yılda bir gün çocuk olmayı başarmakta büyük bir başarıdır..
tüm insan ırkının çocuk olma günü mutlu geçsin.. 

 

Ben v.s